Plastiklerin Geri Dönüşümü!

Plastiklerin Geri Dönüşümü!

dakika okuma
Personel

Plastik Nasıl Oluşur?

Plastikler, petrokimyasal ürünlerden elde edilen monomer adı verilen küçük kimyasal yapı taşlarının polimerleşme adı verilen süreçle birleştirilmesiyle üretilir. Bu süreçte, monomerler birbirine bağlanarak uzun zincirli moleküller oluşturur ve bu moleküller, polimer adını alır. Plastiklerin hammaddesi kısaca petroldür. Petrol plastik üretiminde çok önemlidir. Aynı zamanda plastik üretilirken ham madde olarak da gaz ve kömürlerden de yararlanılır. Monomerler, birbirine bağlanarak uzun zincirli moleküller oluşturur ve bu moleküller, polimer adını alır. Polimerler, ana bileşen olarak polimerler kullanan çok çeşitli sentetik veya yarı sentetik malzemelerdir. Polimer kimyası, polimerlerin yapısını, sentezini, özelliklerini ve uygulamalarını inceleyen bir bilim dalıdır.

Plastiğin Tarihi?

Plastik, modern toplumun vazgeçilmez bir malzemesi olmasına rağmen, plastiklerin kökeni oldukça eski dönemlere dayanmaktadır. İnsanlar, binlerce yıl öncesinden beri doğal malzemeleri kullanarak plastik benzeri ürünler üretmişlerdir. Ancak modern plastik endüstrisi ve sentetik plastiklerin keşfi, daha yakın tarihlere, özellikle 19. ve 20. yüzyıla dayanmaktadır. Plastik endüstrisinin kökeni, 19. yüzyılın başlarına kadar uzanır. 1800’lerin başlarında, ilk sentetik plastiklerin keşfi gerçekleşti. 1839 yılında Charles Goodyear, vulkanizasyon adı verilen bir işlemle doğal kauçuğu dayanıklı hale getirerek plastik benzeri bir malzeme üretti. Bu, plastik endüstrisinin temelini oluşturan ilk adımdı. Ancak sentetik plastiklerin büyük çıkışı, 20. yüzyılın başlarında gerçekleşti. 1907’de Leo Hendrik Baekeland, fenol formaldehit reaksiyonuyla ilk termoset plastik olan bakalit’i keşfetti. Bakalit, yüksek ısıya ve kimyasallara dayanıklı bir plastikti ve elektrik izolasyonu ve endüstriyel uygulamalar için yaygın olarak kullanıldı. Plastik endüstrisi, daha sonra 1920’lerde ve 1930’larda polietilen, polistiren, PVC ve diğer birçok sentetik plastik türünün keşfi ve ticari olarak üretimi ile hızla büyüdü. İkinci Dünya Savaşı sırasında, plastiklerin askeri ve endüstriyel uygulamaları önem kazandı ve plastik üretimi ve kullanımı büyük ölçüde arttı. 1950’lerde, petrokimyasal endüstrinin gelişmesi ve yeni polimerleşme tekniklerinin ortaya çıkmasıyla sentetik plastiklerin üretimi ve çeşitliliği daha da arttı. Plastikler, kolay şekillendirilebilirlik, dayanıklılık, hafiflik ve geniş kullanım alanları gibi avantajları nedeniyle endüstriyel, tüketici ve ambalaj sektörlerinde büyük bir rol oynamaya başladı. Sonuç olarak, plastiklerin ortaya çıkışı ve gelişimi, bilimsel keşiflerin, kimyasal süreçlerin ve endüstriyel ilerlemelerin bir sonucudur. Plastiklerin özellikleri ve çeşitleri zamanla geliştirildi ve plastik endüstrisi bugün dünyanın en önemli sektörlerinden biridir. Ancak plastiklerin doğal çevre üzerindeki etkileri ve atık yönetimi sorunları, günümüzde sürdürülebilir plastik alternatiflerinin araştırılmasını ve plastik kullanımının azaltılmasını gerektiren bir sorun haline gelmiştir.

Plastiklerin Türleri?

  • Polietilen Tereftalat (PETE veya PET): Su şişeleri ve yiyecek kapları gibi ürünlerde kullanılır.

  • Yüksek Yoğunluklu Polietilen (HDPE): Mukavemeti ve yumuşama sıcaklığı yüksek, sudan hafif bir plastiktir.

  • Polivinil Klorür (PVC): Mukavemeti yüksek, kimyasal etkilere ve aşınmaya karşı dayanıklı bir plastiktir.

  • Düşük Yoğunluklu Polietilen (LDPE): Esnek ve şeffaf bir plastiktir. Poşet, streç film ve süt kutusu gibi ürünlerde kullanılır.

  • Polipropilen (PP): Sert, ısıya dayanıklı ve kimyasal dirençli bir plastiktir. Tıbbi malzeme, halı, kova ve kapak gibi ürünlerde kullanılır.

  • Polistiren (PS): Saydam, sert ve kırılgan bir plastiktir. Köpük halinde ise yalıtım malzemesi olarak kullanılır. Bardak, tabak, çatal bıçak ve oyuncak gibi ürünlerde kullanılır.

  • Çeşitli Plastikler: Polikarbonat, polilaktit, akrilik, akrilonitril bütadien, stiren, cam elyafı ve naylon gibi farklı plastik türlerini içerir. Bu plastikler genellikle BPA içerir ve geri dönüştürülmesi zordur.

Plastiklerin Çevreye Etkisi Nedir?

  • Önemli mikroorganizmaların büyümesini engeller: Plastik atıklar, toprakta ve suda yaşayan yararlı mikroorganizmaların büyümesini ve faaliyetlerini engelleyerek toprağın verimliliğini ve suyun kalitesini azaltır. Örneğin, plastiklerden sızan bisfenol A (BPA) adlı kimyasal, fotosentez yapan alglerin büyümesini ve oksijen üretmesini engeller.

  • Daha tehlikeli mikroplastiklere dönüştürülürler: Plastik atıklar, doğal veya insan kaynaklı etkilerle parçalanarak mikroplastik adı verilen 5 milimetreden küçük plastik parçalara dönüşür. Mikroplastikler, havaya, suya ve toprağa karışarak canlıların vücutlarına girebilir ve sağlık sorunlarına neden olabilir. Örneğin, mikroplastiklerin solunması veya yutulması solunum ve sindirim sistemi rahatsızlıkları, alerjiler, kanser ve hormonal bozukluklara yol açabilir.

  • Karbon ayak izinde artışa neden olurlar: Plastiğin üretimi, taşınması ve işlenmesi sırasında fosil yakıtlar kullanılır ve karbondioksit gibi sera gazları atmosfere salınır. Bu da küresel ısınmayı ve iklim değişimini hızlandırır. Ayrıca plastik atıkların yakılması veya arazi doldurmasında kullanılması da sera gazı emisyonlarını arttırır. Plastiklerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının 2050 yılına kadar küresel karbon bütçesinin yüzde 15’ine ulaşacağı tahmin edilmektedir.

  • İnsanları olumsuz etkilerler: Plastiğin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri hem doğrudan hem de dolaylı yollardan gerçekleşir. Doğrudan etkiler, plastiklerden sızan veya plastikleri yutan insanların maruz kaldığı zararlı kimyasallardır. Dolaylı etkiler ise plastik atıkların neden olduğu çevre kirliliği ve iklim değişimi sonucunda insanların yaşadığı sağlık sorunlarıdır. Örneğin, plastik atıklardan sızan zehirli maddeler içme sularını kirleterek insanların enfeksiyon hastalıkları veya kanser gibi hastalıklara yakalanmasına neden olabilir. Plastik atıkların yol açtığı iklim değişimi ise insanların yaşam koşullarını bozarak kuraklık, sel, fırtına, sıcaklık artışı, gıda güvenliği, göç, çatışma gibi sorunlara maruz bırakabilir.

  • Çöplüklerin artan büyümesine neden olurlar: Plastiğin geri dönüştürülmesi çok zor ve pahalı bir işlemdir. Bu nedenle plastik atıkların çoğu geri dönüştürülmeden çöplüklere gönderilir. Ancak çöplüklerde plastiklerin doğada çözünmesi yüzlerce yıl alabilir. Bu da çöplüklerin giderek büyümesine ve dolmasına neden olur. Çöplükler hem görüntü kirliliği hem de koku, haşere, yangın, metan gazı gibi sorunlar yaratır.

  • Arazi kirliliğine neden olurlar: Plastik atıkların bir kısmı çöplüklere gönderilmediği için doğada kalmaya devam eder. Bu plastik atıklar, toprağı, bitkileri, hayvanları ve insanları kirletir. Örneğin, plastik atıklar tarım arazilerinde toprağın verimliliğini azaltır, bitkilerin büyümesini engeller, hayvanların vücutlarına dolanır veya yutulur. Plastik atıklar ayrıca doğal güzellikleri bozar, turizm ve rekreasyon faaliyetlerini olumsuz etkiler.

  • Artan sel benzeri olaylara neden olurlar: Plastik atıkların bir kısmı da su kaynaklarına karışır. Bu plastik atıklar, akarsu, göl, deniz ve okyanusları kirletir. Örneğin, plastik atıklar su yollarını tıkayarak sel benzeri olaylara neden olabilir. Plastik atıklar ayrıca suyun kalitesini düşürür, su canlılarının yaşamını tehdit eder, balıkçılık ve denizcilik faaliyetlerini zorlaştırır.

Hangi plastik türleri geri dönüştürülebilir?

  • Polietilen Tereftalat (PETE veya PET): Su şişeleri ve yiyecek kapları gibi ürünlerde kullanılır.
  • Yüksek Yoğunluklu Polietilen (HDPE): Mukavemeti ve yumuşama sıcaklığı yüksek, sudan hafif bir plastiktir.

Plastik Endüstrisine Karşı Yükselen Halk Tepkisi?

Burada sorabilirsiniz: “Bu firmalar plastiğin çevreye zararını bilmiyorlar mıydı?” Elbette biliyorlardı; ancak umursamadılar. Neden umursasınlar ki? İçinde yaşadığımız sistem, “çevreyi mutlu etme”yi değil, “firma ve hissedarları için kârı maksimize etme”yi performans kriteri olarak belirlemektedir. Çevreyi umursamak için yeterli teşvik yoktur; var olduğunda da firmalar bu tür akımları sadece halkla ilişkiler değerinden ötürü umursanmaktadır.Dolayısıyla o dönemde plastik endüstrisi, plastiğin çevreye etkilerini umursamadı - ve hala da umurasmıyorlar. Ancak 1960 ve 70’lerin çevreci akımları, plastiğin çevreyi ne düzeyde tehdit ettiğini görmeye başlamıştı ve hızla organize olarak büyük protestolar düzenlediler. Plastik ve petrol şirketlerini hedef alan bu aktivistler, kısa sürede toplumda plastiklere karşı belli bir farkındalık oluşturmayı da başardılar. Örneğin 1970 yılındaki Dünya Günü Protestosu’na 20 milyon kişi katıldı; yani o zamanki tahminlere göre her 10 Amerikalıdan 1’i bu protestolarda yer aldı! Evrim Ağacı

Geri Dönüşüm Yalanı

Geri dönüşüm yalanı, plastik endüstrisinin ve devletlerin, tüketicilerin sorumluluk duygusunu sömürerek, plastik kullanımını meşrulaştırmaya çalışmasıdır. Plastik üreticileri ve satıcıları, plastik ambalajların üzerine “geri dönüştürülebilir” sembolünü koyarak, tüketicilerin çevrecilik yaptıklarını düşünmelerini sağlıyorlar. Oysa bu sembol, geri dönüştürülmesinin mümkün olduğunu değil, sadece plastik türünü gösteriyor. Gerçekten geri dönüştürülmesi ise başka faktörlere bağlı.

Geri dönüşüm yalanının bir diğer boyutu da devletlerin ve belediyelerin rolüdür. Plastik atıkların toplanması ve ayrıştırılması için harcanan kaynaklar, gerçekten geri dönüştürülmesinden elde edilen gelirden çok daha fazladır. Bu nedenle çoğu zaman toplanan plastik atıklar çöplükte veya yakma tesisinde son bulur. Ya da daha kötüsü fakir ülkelere ihraç edilir. Bu ülkelerde de plastik atıklar çevreyi kirletir veya insan sağlığına zarar verir.

Eğer halk, geri dönüşümün işe yaradığını düşünürse, o zaman çevre üzerine pek kafa yormayacaklardır.

Geri Dönüşüm Süreci

Plastiklerin geri dönüştürülmesi, basit bir işlem değil. Öncelikle plastik atıkların türlerine göre ayrıştırılması gerekiyor. Bu işlem elle veya otomatik olarak yapılıyor. Sonra plastikler temizleniyor, eziliyor, eritiliyor ve granül haline getiriliyor. Bu granüller yeni plastik ürünler yapmak için kullanılıyor. Ancak bu süreçte plastikler kalite kaybediyor ve her seferinde daha düşük kaliteli ürünler elde ediliyor. Bu da downcycle adı verilen bir süreci başlatıyor. Downcycle, plastiklerin geri dönüştürülerek daha düşük değerli ürünler haline gelmesidir. Örneğin PET şişelerden tekstil ürünleri yapılabilir ama bu tekstil ürünleri tekrar PET şişeye dönüştürülemez.

Geri Dönüşüm Oranları

Plastiklerin geri dönüştürülebilir olduğu, bu sayede doğayı koruyabileceğimiz gibi bir algı yaratılmış durumda. Ancak bu algı gerçeği yansıtmıyor. 1950’den bu yana üretilen plastiklerin sadece %9’luk bir kısmı geri dönüştürülebildi. Geri dönüşüm oranları ülkelere, plastik türlerine ve zamanlara göre değişiyor. Örneğin Türkiye’de 2019 yılında toplanan plastik atıkların %12’si geri dönüştürüldü. Plastik türlerine göre ise PET şişeler %29, HDPE kaplar %12, LDPE poşetler %4 oranında geri dönüştürülüyor.

Geri Dönüşüm Çözüm Değil

Plastik kirliliğinin önüne geçmek için geri dönüşüme güvenmek yeterli değildir. Geri dönüşüm, plastik atıkların bir kısmını yeniden kullanılabilir hale getirse de, büyük bir kısmı için bir çözüm sunmaz. Ayrıca geri dönüşüm süreci de enerji, su ve kimyasal madde tüketimi gibi çevresel maliyetlere sahiptir. Bu nedenle geri dönüşüm, atık hiyerarşisinin en alt basamağıdır. Atık hiyerarşisi, atık yönetiminde öncelik sırasını belirleyen bir kavramdır. Buna göre atık oluşturmamak, azaltmak, yeniden kullanmak, onarmak, geri dönüştürmek ve bertaraf etmek şeklinde bir sıralama vardır.

Favilances Maze - Türkiye